Hikayemizin anlatıcısı pilot, küçük bir çocukken resim çizmeye heveslenir. Vahşi doğayı anlatan bir kitapta gördüğü, avını yutan bir boa yılanı resminden çok etkilenir ve onu resmeder. Fakat çizim dikkatli bakılmadığı zaman bir şapkaya benzediği için büyükler tarafından ilgi görmez. Bunun üzerine kendisini derslerine vermesi konusunda tembihlenir. Büyüklerin hayal gücünü ve yaratıcılığını kaybettiğini gören kahramanımız hevesini yitirir ve ressam olma hayaline veda eder. Yıllar geçer, kahramanımız büyür ve kendisine meslek olarak pilotluğu seçer. Bir gün bir uçuşu sırasında kaza geçirir, acil iniş yapar ve uçsuz bucaksız Sahra Çölünde mahsur kalır. Çok zor durumdadır ve çölde uyuyakalır. Çöldeki ilk gecesinin sabahında Küçük Prens’in sesiyle uyanır. Kahramanımız Küçük Prens başka bir gezegenden gelmiştir. Dünyamıza gelme sebebini ve başından geçenleri pilota anlatır. Aradan yıllar geçse de pilot dostu Küçük Prens'i ve sırrını hiç bir zaman unutamaz. ''İnsan ancak yüreğiyle baktığ