Yazan: Berkay Ateş
Yönetenler: Ayşenil Şamlıoğlu, Berkay Ateş
Oynayan: Amal Omran
Müzisyen: Merih Aşkın
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Tomris Kuzu
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Hareket Düzeni: Canberk Yıldız
Yardımcı Yönetmen: Reyhan Özdilek
Fotoğraflar: Yücel Kurşun
Oyun dili Arapça’dır. Türkçe üst yazı kullanılmaktadır.
Bir süredir Urfa’da yaşayan Suriye’li sanatçı Amal Omran’ın tek kişilik performansı “HAK” Kumbaracı50’de başladı. Amal Omran’ın biyografik hikayesinden yola çıkılarak yazılan ve teması savaş olan oyunu Berkay Ateş kaleme aldı. Ayşenil Şamlıoğlu ve Berkay Ateş’in birlikte yönettiği tek kişilik performansa Merih Aşkın müzikleriyle sahnede canlı olarak eşlik ediyor.
Sezon boyunca; Belçika, Almanya, Lüxemburg dışında çeşitli ülkelerde ve İstanbul’da Kumbaracı50’de seyirciyle buluşacak olan oyun Arapça oynanacak. Oyunun Türkiye gösterimlerinde Türkçe üst yazı kullanılacak.
Adını, kimliğini, dilini bırakarak, nefesini, vicdanını, yanına alarak, gözünü karanlıklara açarak ve adımlarını saymadan, geriye dönüp bakmadan, yalınayak yürüyen bir insanın hikayesidir. Acıya sarılmanın, isyan etmenin sesidir. Belki bir gün kapınızın önünde, belki bir gün avcunuzun içinde, belki de bütün bu olan biten her şeyin ortasında kulağımıza gelen bir sestir. Belki isyanın sesi en büyük sestir. Toprak toprak, yer yer, çoluk çocuk, dağ taş dolaşarak anlatır hikayesini. Silahların patladığı bir gün, dakikalar geçmek bilmezken, herkes canını tutmuş nefes alırken o her şeye tam da ortasından uzaktan bakar. Her şeyi koklar ve görür. Gürültüler başlar, ayaklar dolanır ama o durur ve her şeyi görür. O gün aklında, elinde ne varsa, o gün bitmek bilemeyen savaşlara, öldürülüp duran çocuklara, kararan topraklar, kuruyan nehirlere dair ne varsa, kafasına yazarak yürür. Bilinmeyen bir ay bilinmeyen bir gün, bilinmeyen bir yerde bir silahın patlamasıyla yürümeye başlaması aynı anda olur… Dökülen yaprakların, milyonlarca suskun insanın diliyle anlatır, her gün her yerde yaşanan ya da yaşanması muhtemel olan bu cinayeti. Bu hikaye, bir insanın bütün bu evren adına, güzelliklere, mutluluklara, sevgilere ulaşması adına yalınayak, diyar diyar yürüyerek yaktığı bir isyan ateşidir. Gözünün önünde, kendisini korumak için öldürülen gencecik bir insanın yaşadığının bir kanıtıdır, onun sesi, hayallerinin gerçekleşmesidir.