“ Et kokarsa tuzlarsın… Ya tuz kokarsa? ” Gecenin karanlığında, şirin bir sahil kasabasına sıra dışı bir feribot yaklaşır… Güvertede Müfettiş ve Yardımcısı ( Yalnızca Devlet için "hassasiyet" gerektirecek olaylarda görevlendirilen "çok özel yetkililer" ) kasabayı süzmektedir.. Müfettiş Yard. - Vay be..! Kim inanır böyle bir yerde bu kadar dolabın döndüğüne…! Müfettiş - Basına bir sızıntı yok değil mi? Müfettiş Yard. - Kaymakam bu konuda çok hassas. Daha önce merkezde bizimle çalışmış.. Müfettiş. - Basına sızarsa lağım patladı demektir… Kokuyu duyan gelir; Avrupa`dakiler, Amerika`dakiler… Müfettiş Yard. - Bölge muhabirleri bizden habersiz bir şey yapamaz. Her şeye rağmen sızıntı olursa, yayın yönetmeni düzeyinde müdahale edebiliriz.. Müfettiş - Ne olursa olsun bu pislik burada kapatılacak..! Müfettiş Yard. - Anlıyorum efendim..
Filmin başlangıcında geçer bu konuşmalar. Hemen sonra deniz altında bir arabadan çıkarılan şişmiş iki erkek cesedi, ( Biri travesti görünümündedir..? ) Ve yol ortasında ağır yaralı bulunup hastanede ölen iki çocuk cesedi olmak üzere dört ceset görürüz... Üstelik bu "Şirin" kasabada yaşayan onlarca genç kadına da tecavüz edilmiştir… Tecavüz edilen kadınlardan biri, Aylin öğretmen (Travesti kılığındaki erkeğin eşi…) sorgulandıkça geçmişe dönülür ve cesetler arasındaki ilişkiler yavaş yavaş ortaya çıkar… Ama ortaya asla çıkmaması gereken sırlar da vardır… Müfettiş - Herkes için en iyisi bu Aylin hanım; Unutmak..! Biz de , siz de bildiklerimizi unutmalıyız… Herkesin bildiğini unuttuğu, unutmak zorunda kaldığı bir zamanda yaşıyoruz … Tüm dünyada, güçlü olanın aynı zamanda haklı olduğu bir dönemde… Üç farklı gazete haberinden yola çıkılarak çekilen film, bu çağın çürüyen ruhunun resmini çizmeye çalışıyor… Et koktu… Tuz da…
Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.