A1, yaşadığı toplumun içindeki var olma mücadelesini kaybetmiş, kurumsallaşmış sosyal hayata yenik düşmüş ve çareyi plansızca kaçmakta bulmuştur. Nereye gittiğini bilmediği bir trenin rastgele bir yük vagonuna atlayıp dikkat çekmeden uzaklaşmak niyetindedir. Bindiği vagonda hiç alışık olmadığı tarzda bir yol arkadaşı ile karşılaşır.
A2, yük vagonunu evi bellemiş, sosyal kodlara göre yaşamayan, yalnız ama zehirlenmemiş biridir. Karşılaşmalarından itibaren birbirlerini dönüştürmeye başlarlar. A1 nefret ederek kaçtığı düzeni farkında olmadan vagonunun içinde tekrar kurmaya başlar. A2 ise kendi düzenini korumaya çalışır. Uzun ve duraksız bir yolda hareket eden tren vagonunun içinde kapana kısılan ikili, birbirleri ile yüzleşirken daha önce sorgulamadan kabul ettikleri kurallar üzerine düşünüp onları tekrar ele almalarının gerektiğini farkına varır. İkisinin de huzurlu zaman geçirebileceği bir ortam yaratmaya çalışırlar. Tam birbirlerini anlamaya başlamışlarken vagona bir kadın girer. Kurdukları düzen K karşısında çöker ve egemenlik savaşı tekrar başlar. Artık üç kişi olarak herkesin mutlu olacağı yeni bir sistem yaratmak gerekmektedir.
Çoğu zaman düşündüklerimiz ile eylemlerimiz birbirini tutmuyor. Ama düşündüklerimiz değil eylemlerimiz belirliyor kimliklerimizi.Yapmak isteyip yapamadıklarımızdan bir karakter oluşturunca bir de bakıyoruz ki bambaşka biri çıkmış karşımıza. Olmak istediğimiz kişiye benzemek bir yana, tam ters karakterleriz sanki. Peki bunu gördükten sonra en baştan başlama şansımız olsa, üzerimizde bizi zorlayan toplum ve aile baskıları da olmasa hangi karakter olurduk...
Sitemizde yer alan Mekan sahipleri ,etkinlik düzenleyenler, Kare (QR) kodunuzu oluşturun, bilgilerinizi mobil kullanıcılarla kolayca paylaşın. Oluşturduğunuz kare (QR) kodu yazıcınızdan basarak hemen kullanabilirsiniz.