Bir Hint-Avrupa dili olan Hititçe’nin çözülmesinde Sümerce ekmek anlamına gelen “Ninda” başı çekti. Bundan sonrası, geçmişin en önemli tarih yazıcılarından olan Hititlerin bize bıraktığı tabletlerin bu ilk sözcükten yola çıkılarak çözülmesi oldu.
NINDA-an ezatteniwatar-ma ekutteni “Ekmeği yiyeceksiniz, suyu da içeceksiniz.” Hitit çivi yazısında çözülen ilk cümle. Ne kadar basit ve bir o kadar da karmaşık aslında. Keşke günümüzün telaşesini, hengamesini, her türlü kötülüğünü de bu basit hayat felsefesine indirgeyebilsek; kurtarabilsek insanoğlunu gereksiz karmaşadan ve bulabilsek gerçek anlamını hayatın…
AŠŠU
Birçok kültüre beşiklik etti Anadolu toprakları. Hititler de kuşkusuz bu kültürlerin en bilinenlerinden… Hititçe’de Aššu “iyilik” demek. Günümüzde belki de dünyaya en gerekli olan sözcük bu: İYİLİK.
Hitit efsanesine göre, Bitki ve Bereket Tanrısı Telepinu sinirlenip Hitit ülkesini terk eder. Onun gidişiyle bitkiler solar, kıtlık başlar, insanlar, hayvanlar üreyemez olur. Ta ki bütün tanrıların annesi Hannahanna bir arı gönderip Telepinu’yu buldurana kadar. Dünya da iyilikten ayrılırsa sonuç bu efsaneden çok farklı olmayacak.
Dileğimiz Aššu serisi de her taşıyana iyilik yaymayı kısmet etsin…
ARİNNA
Hitit alfabesinde dişilik ve iyiliğin sembolü aynı: üçgen… Hitit halkı kadınların eliyle iyiliğin dünyaya yayılacağını binyıllar önce çözmüş. Tapınaklarının, önemli binalarının altına da bakır ve farklı metallerden üçgenler yerleştirip kutsal binalarının da iyilikle sağlamlaşacağına inanmışlar. Günümüze kadar da gelmiş bu inanış; bebelere iliştirilen muskalar, nazar boncukları hep iyilik üstümüze olsun dileği değil midir?
İkizkenar üçgen kenti, iki ikizkenar üçgen de ülkeyi simgeliyor. Sivri bir ucu aşağı bakan üçgen ise kadını ve dişiliği…
Bu serinin ana ürünü olan Hititlerin Baş Tanrıçası “Arinna’nın Güneş Tanrıçası” isimli kolye ile Canan Alimdar, kadınların birleşmesi ile ortaya çıkacak enerjinin dünyadaki kötülükleri yok edeceğini vurguluyor. Arinna serisi kadının eliyle dünyaya iyilik yaymak felsefesiyle ortaya çıkıyor.
TAVANANNA
Hititçe Egemen Kraliçe anlamına gelen Tavananna serisinde Canan Alimdar, Hitit mühürlerinden esinleniyor. Hitit yazıtlarından öğrendiğimize göre kral ve kraliçe, kraliyet mührünü beraber taşır ve mühürde adları beraber bulunurdu. Uluslararası antlaşmalar ve devlet yazışmalarındaki mühürlerde kraliçenin adı kraliyet mühründe kralın yanında olurdu. Bunun en güzel örneği, dünyanın ilk yazılı barış antlaşması olan Kadeş Antlaşması’dır. M.Ö. 1260’da Kadeş Antlaşması’nı Hitit Kralı III. Hattuşili ve Hitit Kraliçesi Puduhepa beraber mühürler. Anlaşmanın bir yüzünde kralın, diğerinde kraliçenin mührü vardır.
Dileğimiz odur ki, bugünün çağdaş kadını erkeğin yanında her alanda yerini eşit şekilde alabilsin…
KALUPPA
“Kaluppa”, Hittitçe’de elbise, giysi demek. Hititler bedenlerini örttüler, akıllarını giydirip süslediler. Aşırı takıdan, çok abartılı, süslü giysilerden uzak durup, tarihe uygarlıklarını aktarmayı yeğlediler. Çok takı da görmüyoruz Hitit kalıntılarında. Onun yerine insanoğluna tabletleri ile aktardıkları tarih ve bilgelik Hitit uygarlığını anlatıyor bize binlerce yıl sonra.
Hititlerin gösterişten uzak ama derin yaşam biçimleri ne güzel özetliyor aslında seçilmesi gereken hedefi… Eşyaların değil aklın, bilginin insana huzur vereceğini ve insanlığı ileriye götüreceğini binlerce yıl önce çözmüş Hititler. Darısı bugün ki uygarlıkların başına…